Yeme Bozuklukları
23 Ekim 2018

Yeme bozuklukları; kilo vermek veya kilo almamak için anormal ve zararlı yeme alışkanlıklarına sahip olup, yemeklerle ilgili düşüncelerdeki bozukluklardır. Yeme bozukluğunda görülen duygusal ve fiziksel sorunlar başta kadınlar olmak üzere her iki cinsiyette de görülmektedir.

Anoreksiya Nervoza, Bulimiya Nervoza, Tıkınırcasına Yeme Sendromu ve Gece Yeme Sendromu gibi rahatsızlıkları içeren yeme bozuklukları, son yıllarda ülkemizde hızlı bir artış göstermiştir.

Yeme bozukluklarının nedenleri arasında; kendine güven azlığı, anksiyete, mükemmeliyetçilik, vücut görüntüsünden memnuniyetsizliğin yanı sıra aile, arkadaş ve kitle iletişim araçları baskısı, bu baskının en yoğun hissedildiği dönem olan ergenlik, şişman olma korkusu nedeniyle uygun olmayan sağlıksız ve çok düşük enerjili diyetlerin yapılması sayılmaktadır.

Anoreksiya Nervoza (AN)

Anoreksiya, çok az miktarda besin alımı, yemeyi reddetme ve sonucunda oluşan vücut ağırlığı kaybıyla karakterize olup, şiddetli açlıktan kaynaklanan tıbbi bulgular ile zayıflığa karşı bir dürtü veya şişmanlığa karşı korku ile seyreder. Tedavi edilmemiş AN ölüm derecesinde açlığa ve osteoporoz (kemik erimesi), böbrek hasarı, kalp rahatsızlıklarına yol açabilir. Genellikle kardiyovasküler, iskelet, dermatalojik, gastrointestinal, endokrin ve metabolik sistem etkilenir. Her yıl tedavi edilen 200 hastadan 1’i hayatını kaybetmektedir. Mortalite (ölüm) oranı %5-10 olup, 15-25 yaş arasındaki genç popülasyonda ölüm oranı %20’lere ulaşmaktadır. Ölümlerin çoğunluğu kardiovasküler komplikasyonlar, açlık ve intihar yüzünden görülür.

Anoreksiyalı bireylerin bir problemleri olduğunu şiddetle reddetmeleri yardım almaya başlamalarını zorlaştırır. Bu konuda aile bireylerine büyük sorumluluk düşmektedir. Anoreksikler; normalden daha zayıf olup, bunu reddederek fazla kilolu olduklarına inanırlar. Yemek, vücut ağırlığı, diyet saplantıları vardır. Besin alımını çok sınırlayıp kalori sayarak beslenirler. Ayrıca aşırı egzersiz yaptıkları bilinmektedir.

DSM-IV kriterlerine göre AN tanısı beş kritere göre konmaktadır:

1- Vücut ağırlığını yaşa ve boya göre normal sınırlarda tutmayı reddetme 

2- Zayıf olunmasına karşın, kilo alma ve şişmanlamaktan aşırı korkma, 

3- Ağırlığın düşük olmasına karşın, hastanın şişman olduğunu düşünmesi,

4- Kızlarda menarşın gecikmesi/daha önce düzenli olan adetlerin en az 3 ay kesilmiş olması,

5- Hastalığın kabul edilmemesi ve doktora gidilmemesi.

Anoreksiya, hastaların %20-30’unda kronikleşmekte, %30-40’ında tedavi edilebilmektedir. Tedavinin amaçları; kişiyi olması gereken sağlıklı ağırlığa döndürmek, fiziksel komplikasyonları tedavi etmek, sağlıklı yeme düzeni kazandırmak ve tedaviye katılımı için motivasyonunu arttırmak, sağlıklı beslenme ve yeme modellerini öğretmek, yanlış yeme alışkanlıkları, tutumları, beslenmeyle ilgili hisleri hakkında yardım etmek, hastanın psikiyatrik tedavisi ve aile bireylerinin desteklenmesi için aile terapisi ve hastalığın tekrar etmesini önlemektir. Anoreksiklerin vücut ağırlığı, olması gereken ağırlığın %25-30 altında ise hastanede daha kapsamlı tedaviler uygulanmalıdır. Anoreksiyanın tedavisi 1-5 yıl arasında sürebilmektedir.

Anoreksiya Nervoza’da Beslenme Tedavisi

Öncelikle bireyin besinlere karşı olan düşüncelerini değiştirmek hedeflenmelidir. Tedaviye başlamadan önce ağırlık değişimi ve beslenme öyküsü alınır. Ağırlık kaybının başladığı zaman ve güncel vücut ağırlığı ile beden kütle indeksi hesaplanır. Bireyin beden yapısı hakkındaki görüşleri, alerji varlığı, besin tüketimi, sıvı-elektrolitdengesi, ek vitamin mineral alıp almadığı, laksatif, diüretik kullanıp kullanmadığı, menstrüasyon, barsak işlevi sorgulanır. Başlangıç düzeyi, hastanın tolere edebileceği miktarda olan enerji alımı, yavaş yavaş arttırılır, hastanın ağızdan beslenmesi sağlanır, enteral beslenme ürünlerinden yararlanılabilir. Hastaya tedavi boyunca besin ögeleri ve sağlık üzerine etkilerinden önemle bahsederek beslenme eğitimi verilmelidir. Beslenme tedavisine psikoterapi eşlik etmelidir.

BulimiyaNervoza (BN)

Anoraksiyanın aşırı enerji kısıtlaması yapılan bu tipinin yanında, tıkınırcasına yeme ve çıkarma tipi olan Bulimik tipte birey düzenli olarak tıkınırcasına yeme davranışı gösterir ancak, sonrasında arınma davranışıyla telafide bulunmaya çalışır.

Bulimiya nervoza; benzer zaman ve şartlar altındaki periyotlarda birçok insanın tüketemeyeceği miktarda besin tüketme, bu periyotlarda kendini durduramama, arınma davranışları (kendini kusturma, laksatif, diüretik ve lavman, aşırı egzersiz, aç bırakma), tıkınırcasına yeme ve arınma davranışlarının 3 ay içinde haftada en az 2 kez olması, kişisel olarak vücutağırlığı ve şeklinden gereksiz etkilenmeyle karakterizedir.

Toplumlarda yaklaşık %1-2 oranında görülen BN’ya, genç kadınlarda erkeklerden 10 kat daha sık rastlanmaktadır. Belirtilerden biri tıkınma öncesinde depresif ve endişeli olmak, tıkınırcasına yerken rahatlama ve kusma sonrası suçluluktur.

Bulimiklerde menstrüasyon düzensizliği, sıvı-elektrolit dengesizliği, kas zayıflığı, kabızlık, ödem, yorgunluk, böbrek fonksiyonlarında bozukluk, gastrit ve özefajit görülürken, birey kronik depresyondadır ve tekrarlayan anksiyete nöbetleri geçirebilir.

Bulimiya için önerilen tedavi için iki temel yaklaşım vardır; farmakolojik tedavi(antidepresanlar) ve psikoterapi. Bulimiyalı hastaların beslenme tedavisi, anoreksiyalı hastalardaki yaklaşıma benzer olmakla birlikte, bulimik bireylerin yaşı genellikle daha büyük olduğundan bireysel eğitim ön plandadır. Eğer hasta aile birlikte kalıyorsa beslenme eğitimi onları da kapsamalıdır. Hastanın vücut ağırlığı ve besinlere karşı tepkisi öğrenildikten sonra beslenme tedavisi diyetisyen tarafından düzenlenir.

Emre ONGAN
Diyetisyen
Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi