Her geçen gün yeni bir iş kolunun meydana gelmesi iş güvenliğine olan ihtiyacı arttırmıştır. İş güvenliği demek, işçinin çalıştığı alanın ve şartlarının her hangi bir sağlık tehtidi oluşturmamasını sağlamak demektir. Bu sebeple bir ülkede iş sağlığının ve güvenliğinin sağlanması çalışanların daha huzurlu bir yaşam sürdürmesini mümkün kılar. Eğer iş güvenliği yoksa can ve mal kaybı, hastalık, sakatlık, zaman ve para kaybı kaçınılmaz hale gelir.
Ülkemizde İş sağlığı ve güvenliği kanunu 30/06/2012 tarihinde yayınlanmış ve 01/01/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun; sayı sınırı olmaksızın, kamu ve özel sektöre ait tüm işlere ve iş yerlerine, faaliyet konularına bakılmaksızın, bu iş yerlerinin iş veren, iş veren vekili, memur, işçi, çırak ve stajyerler olmak üzere tüm çalışanlarını kapsar . Hastanelerimiz de bu kanunda belirtilen iş yeri tehlike sınıflarına göre çok tehlikeli iş yeri sınıfında yer almaktadır.
Peki iş verenin yükümlülükleri nelerdir ?
Çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğin sağlanmasından,
Mesleki risklerin önlenmesi,
Risk değerlendirmesi, Acil durum planlarının yapılmasından,
İş kazası ve meslek hastalıklarının bildiriminden,
İşveren, 50 ve daha fazla çalışanın bulunduğu işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere kurul oluşturur ve kurulun aldığı karaları uygular.
İşverenin yükümlülüğünün yanında çalışanların da yükümlülükleri mevcuttur.
Bunlar :
İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim doğrultusunda; işverenin bu konudaki talimatlarına uymak,
Verilen Kişisel Koruyucu Donanımları kullanmak,
Kendisinin hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdürler.
Çalışanlar, sağlık ve güvenliklerini etkileyebilecek tehlikeleri iş sağlığı ve güvenliği kuruluna bildirerek durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep edebilirler.
İş yerlerinde yapılması gereken; çağdaş sağlık anlayışı ilkelerine uygun olarak korumanın tedaviden daha etkili kolay ve ucuz olduğu yaklaşımının benimsenmesi, iş sağlığında ilgili tüm tarafların iş birliği ile kaynakların en verimli biçimde kullanılmasıdır.
Amacımız geleneksel yaklaşım ( reaktif, tepkisel yaklaşım) ziyade çağdaş güvenlik yaklaşımı ( proaktif- koruyucu yaklaşım ) benimsemek olmalıdır.
Hastanelerde iş sağlığı ve güvenliğine olan farkındalığın arttırılmasını ; eğitimler vererek, düzenli bina turları yaparak ve çalşanlarla birlikte hareket ederek sağlayabiliriz. Ayrıca meydana gelen iş kazalarının kök-neden analizlerinin yapılması,gerekli tedbirlerin alınması, iş kazalarının tekrar yaşanmasının önüne geçecektir. Güvenlik kültürü ailede başlamalıdır. Güvenli yaşam tarzı benimsenmeli ve attığımız her adımda ‘’önce iş güvenliği’’ denmeli, ‘’Bana bir şey olmaz’’ demekten vazgeçilmelidir.
Unutmayalım ki önlemek ödemekten daha ucuz ve insanidir.
Arzu Sezer SÖĞÜT
İş Güvenliği Uzmanı
Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi