Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD)’nin Obezite Cerrahisi Hakkındaki Görüşleri
Obezite dünyanın ve ülkemizin en önemli sağlık sorunudur. Görülme sıklığı ve neden olduğu kronik hastalıkların (Kalp Hastalıkları, Tip2 Diyabet, Hipertansiyon, Dislipidemi, Astım, Kanserler vd.) önemi itibariyle,
Obeziteyi önlemek ve tedavi etmek amacıyla akılcı ve sürdürülebilir sağlık politikalarına ihtiyaç vardır. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Obezite Cerrahisi ile ilgili yanlış uygulamalardan
halkımızın zarar görmemesi için sağlık otoriteleri, sivil toplum kuruluşları ve kamuoyunu bilgilendirme gereği duymuştur.
Obezite tedavisi farklı disiplinlerden sağlık profesyonellerinin sürekli iş birliğini gerektirir. Bu sağlık profesyonelleri tarafınca Obezite Hastasına aşağıdaki tedavi yöntemleri sıralı olarak önerilmelidir.
Yaşam tarzı değişikliği
Davranış tedavisi
İlaç tedavisi
Cerrahi tedavi
Cerrahi tedavi obezite ile mücadelenin son basamağıdır. Diğer tüm yöntemler denenmiş ve başarısız olunmuşsa, seçilmiş olgularda, deneyimli cerrahlar tarafınca, donanımlı merkezlerde aşağıdaki koşullarda yapılır:
En az 6 ay diyet, egzersiz ve tıbbi tedaviye rağmen yeterli kilo kaybı sağlanamamış olması.
Beden Kitle İndeksi (BKI) > 40kg/m2 olması veya BKI > 35kg/m2 ve kontrol altında olmayan
Tip 2 DM, Hipertansiyon, Dislipidemi, Uyku-Apne Sendromu gibi hastalıkların olması.
Obezite Cerrahisi öncesinde ve sonrasında hastalar deneyimli bir sağlık ekibi tarafınca takip edilmelidir. Bu ekipte bir Endokrinolog (veya Obezite konusunda deneyimli bir İç Hastalıkları Uzmanı), Bariatrik Cerrah, Diyetisyen, Fizyoterapist, Psikolog ve Hemşire mutlaka yer almalıdır.
“Obezite Cerrahisi”, “Bariatrik Cerrahi” ve “Metabolik Cerrahi” eş anlamlı terimlerdir. Hepsinde kullanılan temel cerrahi yöntemler aynıdır.
Tüm uluslararası Obezite Kılavuzları dört temel Obezite Cerrahisi yöntemini kabul etmektedir. Bunlardan ikisi günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır:
Vertikal Sleeve gastrektomi (Tüp mide)
Roux-en-Y Gastrik Bypass (Gastrik bypass)
Yukarıdaki cerrahi yöntemler dışındaki uygulamalar ancak deneysel koşullarda yapılabilir (Klinik araştırma kapsamında, Etik kurul onayı ve Hastaların bilgilendirilmiş onamları alınarak).
Ne yazık ki günümüzde rutin dışı cerrahi yöntemler bazı merkezlerde kontrolsüz olarak uygulanmakta, herkes tarafınca kabul edilmiş rutin teknikler gibi sunulmaktadır.
Son dönemde basın ve internet ortamında “Diyabet Cerrahisi” diye sıkça reklamı yapılan yöntem de bunlardan birisidir. Obezitesi olan bir Diyabet hastasının kan şekeri tıbbi tedavi ile kontrol altına alınamıyorsa, bariatrik cerrahiden önemli fayda görebilir. Hatta kontrolsüz diyabeti olan bu hastaların daha düşük BKI değerlerinde
(BKI>30kg/m2 ) ameliyat edilmeleri de düşünülebilir. Ancak bu kişilerde de uygulanacak cerrahi teknikler Vertikal Sleeve gastrektomi (Tüp mide) veya Roux-en-Y Gastrik Bypass (Gastrik bypass) tedavisidir.
“Diyabet Cerrahisi” adıyla, yukarıdaki yöntemlerin dışında yapılan cerrahi uygulamalar uluslararası bilim otoriteleri tarafınca onaylanmamıştır.
Beden kitle indeksi BKI<30kg/m2 olan Tip2 Diyabet hastalarında Obezite Cerrahisinin yeri yoktur.
Sonuç olarak Obezite cerrahisinin obezite ile mücadelenin son halkası olduğu ve ülkemizdeki 20 milyon Obezite hastası için genel bir çözüm olamayacağı bilinmelidir. Obezite ile mücadelede asıl önemli unsur hastalığın gelişmesinin önlenmesidir. Bu nedenle, ülkemizde sağlıklı beslenme alışkanlığını yerleştirecek ve fiziksel aktiviteyi arttıracak önlemlerin alınması esastır. Obezite ile mücadele Sağlık otoritelerinden önce, Merkezi ve Yerel yönetimlerin, Sivil toplum kuruluşlarının ve ulusal Basınımızın öncelikli sorumluluğu olmalıdır.