COVID-19 ENFEKSİYONU ve ÇOCUK
Çin’den tüm dünyaya yayılan yeni tip Coronavirus (COVID-19) tüm yaş gruplarındaki bireyleri enfekte etmekle birlikte, özellikle yaşlı ve kronik hastalıkları olanları daha fazla etkilemektedir. Öte yandan çocukların ve yenidoğanların da hastalığa yakalandıkları bilinmektedir.
Toplumda hakim olan genel yargının aksine, çocuklar toplum içinde enfeksiyonun birincil yayıcıları değillerdir. Tam aksine çocuklar Coronavirusu, virüsle enfekte olmuş yetişkin bireylerin, özellikle de aile bireylerinin hapşırma, aksırma ve öksürükle dışarıya saçtıkları damlacıklardan ve damlacıkların bulaştığı yüzeylere elleriyle temas edip sonra da ellerini gözlerine, yüzlerine, burunlarına ve ağızlarına temas ettirerek alırlar. Bu bağlamda özellikle oyuncaklar çocuklar için önemli bir bulaş yolu olabilmektedir. Bulgusu olmayan veya hafif bulguları olan çocuklar hastalığı yayabilse de, bu çocukların hepsinin zaten ailelerinde bir indeks vakaya sahip oldukları göz önünde bulundurulmalıdır.
Coronavirusun çocukları ve gençleri etkilemediğini söylemek hiç doğru değildir. Ailelerin güvenirliği belli olmayan, internet ortamında konunun uzmanı olmayan kişiler tarafından yanlış paylaşılan bilgilere itibar etmemesi çok önemlidir. Böyle bir söylem onları bu hastalığa karşı korunmasız hale getirir. Çocuklar yetişkinlere kıyasla hastalığı daha hafif bulgularla geçirseler de, şimdiye dek bildirilen vakalar arasında ciddi hastalık tablosuna ilerleyen ve yoğun bakım ihtiyacı gerekenler de olmuştur. Özellikle altta yatan diyabet, kalp ve akciğer hastalıkları, kan hastalıkları, böbrek hastalıkları ve bağışıklık sistemini ilgilendiren kronik hastalıkları olan çocuklar da çok ağır ve öldürücü sonuçların olabileceği mutlaka akılda bulundurulmalıdır.
Coronavirus temel olarak solunum yollarını ve damarsal yapıları tutan bir virüstür. Çocuklarda temel hastalık bulguları ateş, kuru öksürük, halsizlik, burun akıntısı veya tıkanıklığı, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishaldir. Çocukların büyük bir kısmı hastalığın başlangıcından 1-2 hafta sonra düzelmekte, çok az bir kısmı ise alt solunum yolu bulguları göstermektedir. Belirgin solunum sıkıntısı gelişen, oksijen ihtiyacı olan, böbrek ve karaciğer tutulumu olan çocuklarda hastaneye yatış ve yakın takip gerekir.
Çocuklar klinik olarak 5 grupta incelenirler:
Asemptomatik enfeksiyon: COVID-19 testi pozitif olmasına rağmen klinik bulgular veya patolojik akciğer görüntüleme bulguları yoktur.
Üst solunum yolu enfeksiyonu: Ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, halsizlik, başağrısı, kas ağrısı gibi bulguları olan ancak sepsis veya zatürre (pnömoni) bulguları olmayan çocuklardır.
Hafif zatürre (pnömoni): Ateş olabilir veya olmayabilir, öksürük vardır, akciğer görüntülemesinde hafif bulgular mevcuttur ancak bu bulgular ağır değildir.
Ağır zatürre (pnömoni): Solunum hızında artış, oksijen ve yardımcı solunum gereksinimi, inleme, morarma, nefes almakta zorluk veya nefes durması, beslenmeyi reddetme veya tolere edememe, vücuttan sıvı kaybı bulguları gösterme, bilinç bulanıklığı, uykuya meyil, koma bulguları görülen çocuklardır.
Kritik vakalar: Solunum cihazı aracılığıyla solutulma gereksinimi gösteren solunum yetersizliği, şok ve çoklu organ yetmezliği bulguları olan çocuklardır.
Çocuklarla ilgili COVID-19 enfeksiyonuna yönelik tedaviler ile ilgili, bugün için bilimsel kanıt düzeyi yeterli olan veri bulunmamaktadır. Ülkemizde çocuklarda COVID-19 tedavisi T.C. Sağlık Bakanlığı’nın rehberlerine göre yapılmaktadır ve her hastanın kendi özelinde, kendi klinik durumuna göre planlanmaktadır. Çoğu çocuk spesifik bir tedavi gerektirmeksizin kendiliğinden iyileşir. Bazılarında ise T.C. Sağlık Bakanlığı rehberlerinde yer alan antiviral tedavilerin kullanılması gerekebilir. Çocuklarda ilaçların olası yan etkileri de tedavi kararı verirken göz önüne alınmaktadır. Hastalığın seyri ve sonuçları açısından da yetişkinlerle kıyaslandığında çocuklar çok daha yüz güldürücüdür. COVID-19 salgının başından itibaren, dünya genelinde bildirilen çocukluk çağı ölümleri son derece sınırlıdır.
COVID-19 enfeksiyonundan korunmada yetişkin bireylere yapılan tüm öneriler çocuklar için de geçerlidir. Ailelerin zorunlu haller dışında ev izolasyonunda kalması, ev içi kişisel hijyen kurallarına dikkat etmesi, çocuklarına en az 20 saniye ve kuralına uygun el yıkamayı öğretmesi ve ağız-göz-yüz temasını önlemesi çok önemlidir. Ayrıca aile içinde her hangi bir bireyde ateş, öksürük vb. COVID-19’u düşündüren bir bulgu olduğunda maske kullanılması ve en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilerek temaslı olan aile bireylerinin de taranmasının sağlanması gerekmektedir.
Enfeksiyondan korunmada bir diğer önemli etmen de bebek ve çocukların beslenmesidir. Beslenme bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi açısından da çok önemlidir. Anne sütünün koruyucu bileşenlerinin genel olarak enfeksiyon hastalıklarına karşı koruyucu olduğu bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (Centers for Disease Control and Prevention, CDC); uygun kişisel korunma önlemleri alındıktan sonra annenin bebeğini emzirebileceğini veya bebeğe sağılmış süt verilebileceğini bildirmektedir. Çocukların bu dönemde özellikle doğal probiyotiklerden zengin besinlerle beslenmesi, hazır gıdalar yerine evde hazırlanmış vitamin, lif, protein ve mineral açısından zengin yiyecekler verilmesi, bol sıvı tüketmelerinin sağlanması, günlük fiziksel aktivitelerinin devam ettirilmesi ve yeterli süre uyumalarının sağlanması çok önemlidir. Bağışıklık açısından bir diğer önem arz eden çocukluk çağı aşılamaları da pandemi döneminde hiçbir şekilde aksatılmamalıdır.
Çocuğunuzda düşmeyen ateş, halsizlik, iştahsızlık, kuru öksürük varsa çocuğunuz Coronavirus belirtileri gösteriyor olabilir. Nefes alıp vermekte zorluk yaşıyorsa hastalık ilerliyor olabilir. Bu belirtileri olan çocuklar zaman kaybetmeden bulunduğunuz bölgedeki Sağlık Bakanlığı'nın tahsis ettiği pandemi hastanelerine en kısa sürede götürülmelidir. COVID-19’un kesin tanısını koyduran PCR testi boğaz ve burundan alınan sürüntü örneklerinde çalışılır. Ancak bu test her isteyene değil, şüpheli hastalık bulguları taşıyan veya yakın temas öyküsü bulunan kişilere tarama amaçlı yapılır.
Henüz Coronavirus için etkili bir aşı bulunmamaktadır ancak aşı geliştirme çalışmaları bütün hızıyla devam etmektedir. Hastalığın tedavisinden ziyade, aşılama yoluyla koruyucu bağışıklığın sağlanması tüm dünyayı etkisi altına alan bu hastalığın kontrolü açısından en önemli aşamadır.
Uz. Dr. Cansever AYDIN