Çocuklarda COVID-19 enfeksiyonu sıklığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de erişkinlere göre daha düşüktür. Ülkemizde tüm COVID-19 vakalarının %6,5’i 15 yaş altı çocuklarda görülmektedir. Hastalığın klinik seyri çocuklarda erişkinlere göre daha hafif gidişlidir ve ölüm oranları daha düşüktür. Ancak enfeksiyondan haftalar sonra tüm organları etkileyebilen ölümcül komplikasyonlar da gelişebilir.
Toplumdaki genel kanının aksine tüm çocuk yaş grupları COVID-19 ile enfekte olabilir. Enfeksiyon kaynağı büyük çoğunlukla erişkinler; en sık olarak da ebeveyn ve bakım vericilerdir.
Kuluçka süresi temastan itibaren yaklaşık 3-7 gündür. Enfekte olan çocukların çoğu klinik bulgu vermez. Ancak bazı çocuklarda ateş, öksürük, boğaz ağrısı, tat ve koku kaybı, halsizlik, kas ağrısı, nefes darlığı, baş ağrısı, burun akıntısı, kusma, ishal ve deri döküntüleri gelişebilir. Eşlik eden kronik hastalık veya altta yatan bağışıklık baskılanması durumlarında hastalık daha ağır seyreder. Bununla birlikte, daha önceden sağlıklı olan çocuklarda “pediatrik multisistem inflamatuar sendrom” (PIMS veya MISC) adı verilen COVID-19’a karşı gecikmiş, abartılı bir bağışıklık yanıt da gelişebilir.
Çocuklarda MISC sendromu sıklıkla enfeksiyon toplumda zirve yaptıktan 4-6 hafta sonra görülür. Bu çocuklar bizzat hastalığa yakalanmış ve klinik bulgu geliştirmiş olabilecekleri gibi, hastalık etkeni ile temas etmiş ancak hiç bulgu vermemiş de olabilirler. Bu nedenle MISC tanısı konduğunda çocukların çoğu PCR negatiftirler ancak kanlarında geçirilmiş enfeksiyonu gösteren antikor düzeyleri yüksek bulunur. MISC sendromu, çocukluk çağının bilinen bir damarsal hastalığı olan Kawasaki hastalığı ile benzer bulgular gösterir. Tek veya çoklu organ yetmezliği bulgularına yol açabilir. En önemli ve tanı için gerekli bulgu dirençli ateş yüksekliğidir. Bunun dışında gövdede, kol ve bacaklarda değişken döküntü, el ve ayak sırtlarında ödem, gözlerde kızarıklık, şiddetli karın ağrısı ve ishal görülebilir. Kalp kası ve kalp damarları etkilenebilir, kalp yetmezliği ve şok tablosu gelişebilir. Solunum sistemi tutulumu nadir olup genelde kalp yetmezliği ve şok tablosuna giren çocuklarda gözlenir. Bunun dışında karaciğer ve böbrek testlerinde yükselme yanı sıra nörolojik bulgular da gelişebilir. Bazı hastalar akut apendisiti düşündürecek kadar ciddi karın ağrısı ile başvurabilirler ve hatta bu nedenle ameliyat dahi edilebilirler. Kanda enflamasyonu gösteren belirteçler, kalp enzimleri, pıhtılaşma testleri abartılı yüksek bulunurken, bağışıklığı gösteren bazı kan hücreleri istenmeyen seviyelere düşer. Kanın pıhtılaşmasındaki bozukluk nedeniyle belli başlı organlarda damar tıkanıklığı ve buna bağlı organ hasarı gelişebilir.
Çocuklarda benzer klinik bulgulara neden olan diğer tüm bakteriyel ve viral enfeksiyonların ayırıcı tanısının yapılması önemlidir. Ayrıca organ tutulumlarını değerlendirebilmek amacıyla akciğer filmi, ultrason, tomografi ve ekokardiyografi gereklidir. Tedavide henüz bir fikir birliği olmasa da abartılı bağışık yanıtı baskılayan steroid ve intravenöz immunglobülin tedavileri, pıhtılaşmayı engelleyen kan sulandırıcılar ve aspirin, olası bakteriyel enfeksiyonlara yönelik geniş etkili antibiyotikler, şok tablosundaki çocuklara kan basıncını yükseltecek sıvı ve ilaç tedavileri, solunum yetmezliğine giren ve yoğun bakım gerektiren çocuklara ise yapay solunum desteği hali hazırda uygulanan tedavi yöntemleridir. Covid-19 virüsünün aktif çoğalma döneminden çok sonra gelişen MISC sendromu için genellikle antiviral tedaviler önerilmez.
Bu bilgilerden yola çıkarak anne babalarımıza vermek istediğimiz mesaj şudur: Toplumdaki yanlış inanışın aksine, çocuklarımız maalesef Covid-19 enfeksiyonundan muaf değillerdir. Çocuklar da pekala yetişkinler gibi bu hastalığa yakalanabilirler. Hatta yetişkinlerin hastalığından haftalar sonra pek çok hastalıkla karışabilecek farklı klinik bulgular ve ölümcül komplikasyonlar geliştirebilirler. Bu nedenle lütfen “MASKE, SOSYAL MESAFE ve EL TEMİZLİĞİNE” azami özen gösteriniz. Bu güne kadar Koronavirüse karşı önleyici etkisi kanıtlanmış tek yol bu üç yönteme dikkat etmektir. Bu üçlüyü kendiniz için olmasa bile evlatlarınız için çok ama çok önemseyiniz.
İzmir Bakırçay Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Prof.. Dr. Özgür Olukman (Neonatoloji Uzmanı, İdari Sorumlu)
Doç. Dr. Semiha Bahçeci (Çocuk Alerji-İmmünoloji Uzmanı, Eğitim Sorumlusu)