Obsesif Kompulsif Bozukluk; Takıntılı olmak
23 Ekim 2018

Obsesif kompulsif bozukluğun(OKB) temel özelliği kişide belirgin sıkıntıya yol açacak düzeyde şiddetli, tekrarlayan obsesyon ve kompülsiyon belirtileridir. Obsesyon ve kompülsiyonlar zaman alıcıdır ve kişinin alışılmış düzenini, mesleki işlevlerini, sosyal etkinliklerini ve ilişkilerini önemli ölçüde etkiler. OKB’de obsesyonlar, kompülsiyonlar veya her ikisi birden olabilir.

Obsesyonlar yineleyici, istemdışı, kişinin kendi zihninin ürünü olan, benliği rahatsız edici nitelikte  olduğu için kişinin zihninden uzaklaştırmaya çalıştığı fakat aksine zihin alanını işgal eden, ısrarlı ve zorlayıcı her türlü düşünce, dürtü ya da imgeler olarak tanımlanmıştır. Obsesyonlar hastalar tarafından takıntı, saplantı, evham ya da vesvese gibi terimlerle ifade edilmektedir. 

Kompulsiyonlar ise; kişinin obsesyonlarına yanıt olarak ya da belirli kurallara göre gerçekleştirmek zorunda olduğunu hissettiği, yineleyici törensel davranışlar veya zihinsel eylemlerdir. Kaygıyı azaltmayı, bazı korkulan olayları ve durumları engellemeyi amaçlayan bu törensel eylemler, kişi tarafından aşırı ya da mantıksız olarak algılanmaktadır. 

OKB, en sık rastlanılan dört psikiyatrik hastalıktan biridir. OKB’nin tahmini başlangıç yaşı 19–20 yaşlarıdır. Kadın/Erkek oranı hemen hemen eşittir. Hastalığın belirtilerinin ve kişinin psikososyal işlevselliğindeki bozukluğun sürekli ve değişmez bir şekilde kötüleşme gösterdiği bir hastalıktır. Hastalığın erken yaşlarda başlaması, hastalık başlamadan önce kişinin düşük sosyal işlevselliğe sahip olması, hastalığın ilk iki yıllık gözlem süresince kronik gidiş göstermesi kötü prognoz belirteçleridir. Diğer kötü prognoz etkenleri ise erkek olmak, hastalık süresinin uzun olması, major depresyonun eşlik ediyor olması, komorbid psikiyatrik hastalık öyküsü olması ve hastalığın kronik seyirli olmasıdır.

Obsesyon ve kompulsiyonlar sıklıkla bir arada görülürler. Başlangıçta klinik tabloya obsesyonlar hakim iken, zamanla kompulsiyonlar daha baskın ve şiddetli hale gelebilirler. Kompulsiyonların eşlik etmediği, sadece obsesyonların bulunduğu durumlarda sıklıkla saldırganlık, cinsellik ve somatik obsesyonlar tabloya hakimdir. 

OKB hastalarının yarısından fazlasında belirtiler aniden başlar. Hastaların %50-70’inde belirtiler stres yaratıcı bir olaydan sonra ortaya çıkmaktadır. Hastaların belirtilerin ortaya çıkmasıyla tedavi başvurusu arasında 5-10 yıl gecikme olmaktadır. Seyir çoğu zaman süregen ve uzundur. 

Olguların çoğunda başlatıcı bir stres etkeni veya olay tanımlanmamaktadır. Çoğunlukla sinsi başlangıçlıdır kronik ve ilerleyici bir seyir gösterir. Ancak bazı hastalar ani başlangıç tanımlayabilirler ve genellikle bu hastalarda hastalıkla ilişkili bir nörolojik temel olduğu öne sürülmektedir. 

OKB’de obsesyon ve kompulsiyonlar süreç içinde şiddet ve biçim değiştirebilmektedir. Bozukluğun seyri boyunca zaman zaman farklı obsesyonlar ve kompulsiyonlar görülebilmektedir.

Bozukluğu bulunan bireylerin çoğu hastalığın çocukluk ve ergenlik dönemlerinde ortaya çıktığını bildirmektedir. Neden olduğu utanma duygusu, gizlenme gereksinimi ve karakteristik belirtilerin tanınmasındaki güçlük, bu bozukluğun tanı ve tedavisinin gecikmesine yol açabilmektedir. Ayrıca bulaş ya da kirlenme obsesyonlarına karşı oluşan temizlik yapma, aşırı el yıkama gibi kompulsiyonlar da kişilerin yaşamını belli bir düzeye kadar olumsuz etkilemediği sürece tedaviye başvuru süresini geciktirmektedir. 

OKB tedavisi Major depresyon ve Anksiyete Bozukluğu gibi bozuklukların tedavisinde kullanılan antidepresan ve antipsikotik grubu ilaçlarla tedavi edilmektedir. Tedavi süresi geçirilen atak sayısı ve bozukluğun epizodik veya kronik olmasına bağlı olarak değişmektedir. Bu hasta grubumuzda Bilişsel Davranışçı Terapi de tedavinin diğer önemli ayağını oluşturmaktadır. En önemlisi tüm psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi tedavinin hekim kontrolünda başlanıp sonlandırlmasıdır.

Uzm. Dr. Sanem MERSİN KILIÇ
Psikiyatri Uzmanı
Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi